Hiç, dokunmadan ayakkabı giydiğiniz oldu mu? Ya, bir mağazaya adım attınız, elinizle bir çırpıda rafları gezdiniz mi? Ya da, tarihin, tam gözlerinizin önünde sıfırdan canlandığına şahit olduğunuz mu? Fijital dünyada sizi biraz ağırlayalım; burada fizikselle dijital bir araya gelmekle kalmıyor, eriyip kaynaşıyor. Artık statik gösterimler yok; artık herkese “bir örnek” bir deneyim sunma anlayışı da yok. İster alışveriş yapın, ister sadece bir şeyler bakınmaya çıkmış olun, belki de bir eğitim yolculuğunda yerinizi alın, bugün, tüm platformlar gerçek zamanlı tepkiler verebiliyor, uyum sağlayabiliyor ve tercihlerinize göre dönüşüm gösterebiliyor. Geçmiş, şu an ve sanal gerçek, yepyeni bu hikâyede buluşuyor— siz de bu değişimin ortasında yer alıyorsunuz.
Peki ama fijital deneyim dediğimiz tam olarak nedir? Biraz fiziki dünyadan, biraz da dijitalden alıyoruz, ancak iki dünyanın da en iyi özelliklerini karıştırıyoruz. Fiziksel alanlarla olan somut, duyusal temasımız; dijital teknolojinin hızı, rahatlığı ve özelleştirilebilme nitelikleriyle birleşiyor.
Fijital bir neolojizm; yani “fiziksel” ve “dijital” olanın harmanlanmasına işaret eden, gerçek dünya ortamlarını dijital geliştirmelerle kaynaştıran deneyimleri tarif etmek için uydurulmuş, henüz yakın zaman önce ortaya çıkmış türetme bir tabir. Tabii bu noktada şunu belirtmemiz gerekiyor; teknolojinin yalnızca fiziksel alanlarla birlikte kullanılmasından bahsetmiyoruz; iki dünyanın da birbiriyle o kadar pürüzsüz bütünleştiği bir yapı hayal edin ki ayırıcı çizgiler bulanıklaşsın, kaybolsun. Fijital bir deneyime girdiğinizde, dijital ögeler gerçekliğin üstüne sadece bir katman atmakla yetinmemeli; onunla etkileşime geçmeli, tepki göstermeli ve fiziki alanını da daha etkileyici kılmalı. Bu sayede dinamik, sürükleyici bir karşılaşma ortaya çıkacak, somut ile sanal arasındaki sınırlar da kaybolmaya başlayacak.
Örneğin, isterseniz giysilerinizi sanal olarak denemek için bir QR kodu tarayın, isterseniz etkileşimli sanal bir ortamda bir konsere katılın, ya da projeksiyon mapping ile gerçek dünya dokularını harmanlamış sürükleyici bir sanat sergisine gitmiş olun— gelecek artık bu buluşmadan oluşuyor. Hatta düzeltelim— bütün bunlar artık şu anın konusu. Ve her yerde, siz farkına varmadan karşınıza çıkıyor.
Bir Deneyimi Fijital Deneyim Yapanlar Nelerdir?
Birazdan birçok havalı yeniliklerin ortasında kendimizi bulacağız. O yüzden aralarında kaybolmadan, konularına göre bunları bir inceleyelim. Bir şeyin sahiden fijital yapan şeyler nelerdir? Ana bileşenlerine birlikte bakalım:
Fiziksel ve Dijital Kusursuz Şekilde Bir Arada
Söz konusu iyi bir fijital deneyim ise, bir duvara ekran yapıştırılıp adına büyük icat denilemez. Burada asıl konu, dijital unsurları, sanki gerçekten fiziksel alana aitlermiş gibi hissettirebilmekte. Mesela bir giysi dükkânında, deneme kabinine hiç girmeden, kendinizi farklı kıyafetler içinde görebilmenize imkân tanıyan akıllı aynalar düşleyin. Ya da bir müzeye girdiniz diyelim, artırılmış gerçeklik (AR) kullanarak antik harabeleri, eserleri gerçek zamanlı bir şekilde yeniden ayağa kaldıralabildiğinizi gözlerinizin önüne getirmeye çalışın.
Gerçek Zamanlı Etkileşim İmkânı
Şu anda gerçekleşmiyorsa, sahiden fijital olduğunu söyleyemeyiz. Burada mevzubahis canlı yayımlanan, gerçek zamanlı satın alım yapılabilen bir alışveriş etkinliği; yapay zekâ (AI) destekli asistanların deneyiminiz gerçekleşirken özelleştirilmiş çözümler sunması; ya da, hareketlerinize tepki verebilen bir dijital sanat enstalasyonu olabilir— her hâlükârda fijital, orada ve o anda olduğunda kendini gösterebilen bir deneyime işaret eder.
Hem Duyusal Hem Etkileşimli
Dokunun, duyun, içine dalıp geçin— fijital, yalnız bir arayüz değil, başlı başına bir deneyim. Oyunlarda dokunsal geri bildirimler, sürükleyici (immersif) salonlarda 3 boyutlu (3D) sesler, hatta ve hatta dijital kokular (şaka değil, sahi var böyle bir şey) ile birlikte yaşatılmak istenen, dijitalin, en az fiziksel kadar gerçekçi hissettirebilmesi.
Kullanıcı-Odaklı Olmak Tasarımında Var
Kişiselleştirme, yaşadığımızda çağda her şey. AI-destekli öneriler, uyum gösterebilen ortamlar ve etkileşimli hikâye anlatımı, bunlar ve benzerleri, hep siz deneyimin merkezinde yer alabilin diye oradalar. Bir mağazaya girdiniz, telefonunuz hemen geçmiş alımlarına göre ürünler tavsiye etmeye başlasın. Bir sergiyi ziyaret ettiniz, galeri rotanız, en çok ne ilginizi çekiyorsa ona göre özelleştirilsin. Tercihlerimiz dünyayı şekillendiriyor.
Fijital Bizi Nereye Götürüyor?
Teknolojilere baktığımıza göre, biraz da gerçek dünyadaki uygulama örneklerine göz atalım. Fijital hâlihazırda tam nerelerde yaşayışımızı, alışveriş yapışımızı, oyunlar oynayışımızı vb. değiştiriyor? Spoiler geliyor: Her yerde.
Perakende: Alışverişin Geleceğine Göz Atın
Sanal kıyafet provalarından AI-destekli alışveriş asistanlarına, perakende sektörü, fijital dünyadaki en büyük oyunculara sahip; bu büyük isimler de zaten çoktan işe koyulmuş vaziyette. Apple Store, bilhassa da Amerika’daki mağazaları, fijital oyunu epey ciddiye almış bulunuyorlar. Meşhur 5. Cadde’de (Fifth Avenue) yeni başlıklı gözlüklerinin nasıl lansmanını yaptılar hatırlıyor musunuz? Sanki mağazaya değil de başlığın dünyasına adım atıyorduk. Bu tür fijital bir perakendecilik işi— tabii aynı zamanda deneysel bir markalama çalışması— az bulunacak türden. Ya da Nike’ın “House of Innovation” (T. İnovasyon Evi) dükkânlarını ele alalım; buraya geldiğinizde ürünleri telefonunuzla hızla tarayıp bedeni kalmış mı, depoda var mı vb. bakabiliyor, hiç sıra beklemeden de ödemenizi yapabiliyorsunuz. Başka devler de yine binlerce farklı yollarla fijital deneyimleri satış süreçlerine dahil etmiş bulunuyor. Mesela Sephora’nın Visual Artist (T. Sanal Sanatçısı) uygulaması, satın almadan önce dijital olarak makyaj ürünlerini denemenizi sağlıyor; Gucci de yine artırılmış gerçeklik (AR) desteğiyle beğendiğiniz sneaker’ı almadan denemenize yardımcı oluyor; bir de Chanel’e bakalım, onlar da telefonunuzla eşleşen üst teknoloji prova odaları sunarak alışveriş deneyiminizi daha da kişiselleştirimenizi kolaylaştırıyor.
Sanat & Eğlence: Dördüncü Duvar Yıkılıyor
Sanat dünyası, fijital konusunda elinde avucunda ne varsa ortaya dökmüş durumda. Van Gogh: The Immersive Experience, TeamLab Borderless, Frameless Immersive Art Experience ya da Efes Deneyim Müzesi gibi immersif deneyimler, statik olguları yaşayan, nefes alan ortamlara dönüştürüyor. Müzisyenler de sahnelerden taşıp dijital güverteye çıkmış, yeni denizlerde geziyor. Travis Scott’ın Fortnite’ta oyun içindeki konseri epey ses getirmişti. Las Vegas’ta, Sphere’in açılışında U2 konserine ne diyelim peki? Başından sonuna fijital bir deha ürünüydü. Yani artık “metaverse” denilen yalnızca teknoloji meraklılarının etki alanına sıkışmış değil; ana akım eğlence kültürünün bir parçası hâline gelmiş bulunuyor.
Fijital, perakendeden de, eğlenceden de artık bambaşka— spor sahalarından hastanelere— farklı farklı endüstrilerde dönüşümler yaratmış durumda. Otomativ’i ele alalım; Tesla’nın kablosuz yazılım güncellemeleri ve AR-destekli tamir opsiyonları araba sahibi olacaklara yepyeni seçenekler sunuyor. Sağlık Hizmetleri’nde ise müthiş bir devrim yaşanıyor, örneğin Philips’in AI destekli akıllı görüntüleme çözümleri sayesinde tanılar gerçek zamanlı konulabiliyor. Bankacılık’ta da durum farklı değil; JP Morgan Chase, kullanıcılarının finansal planlamalarına destek olmak için artırılmış gerçeklik özellikleri geliştirmiş bulunuyor. Hatta spor & fitnes dahi fijitale dönmüş hâlde; Peloton’un etkileşimli eğitim oturumlarında canlı bağlantıyla antrenörlerle çalışıp, gerçek dünyada egzersiz birleştirilebiliyor. Yani nereye baksanız dijital ve fiziksel dünyalar artık giderek ayırt edilemez hâle gelmiş bulunuyor. Ama gelin, bir sektör daha var ki, gerçeklikle etkileşimimizde tümüyle bir paradigma kayması gerçekleşmek üzere; ona bir göz atalım.
Müzeler: Kültürel Hikâye Anlatıcılığında Yeni Bir Çağ Başladı
Şimdi, fijital deneyimlerin sahiden çok ilginç bir hâl aldığı bir yere gidiyoruz— müzelerdeyiz. Giderek, camekânlar ardına gizlenmiş eserlere bakma günleri azalmaya başladı. Artık ziyaretçiler tarihe adım atabiliyor, dijital rekonstrüksiyonlarla etkileşimde bulunabiliyor ve sanki kendileri o dönemlerde yaşamışlar gibi geçmişi deneyimleyebiliyorlar.
Bir adım öne ilerleyin. Yarı hatıra, yarı gerçek bir şehir belirmeye başlıyor; zamanda kaybolmuş sesler yoğunlaşarak yankılanıyor; geçmiş, gömülü kalmayı reddediyor. Menzildeki harabelerde karaltılar seçiliyor— bir kısmı taş, bir kısmıysa ışık ışık parıldıyor. Parmaklarınızı antik bir sütunun kaba yüzünde gezdiriyor, dokunuyorunuz; sonra, hemen bir an sonra, pikseller çırpınmaya başlıyor, sanki ilk yapıldığı günmüş gibi, sütun en güzel yıllarında nasıl gözüküyorsa o surete bürümeye koyuluyor. İşte bu, yalnızca tarihî bir an değil— şu anda, sizinle birlikte, orada cereyan ediyor.
Sizinle, ilk çıktığı günden bu zamana her girdiği yerden ödülle çıkan Efes Deneyim Müzesi’ne gidelim; burada bulacağınız Antik Efes, kitaplarda bulduğunuzdan çok çok farklı— içinde yürüyebildiğiniz bir zaman-mekân alanı. Dijital projeksiyonlar kayıp mimariyi yeniden ayağa kaldırıyor, surroundsesler, şehrin bir zamanların işlek ve hareketli caddelerine doluyor ve sinematik bir hikâye anlatımı tarihe mal olmuş şahsiyetlere hayat veriyor. Bu artık tarihten ibaret bir an değil— sizin de parçası olduğunuz bir tarihin, sizin etrafınızda canlanmasına tanıklık ediyorsunuz.
İlerleyin; tarihin içinde yürüyün— kelimenin tam anlamıyla söylüyoruz. Efes Deneyim Müzesi İzmir’in Selçuk ilçesinin kalbinde, Efes Antik Kenti’nin tam içinde yeri alıyor. Dünya çapında alanında uzman mimarlar, tarihçiler, arkeologlar ve teknoloji uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından tasarlanan bu sürükleyici (immersif) müze, üç sürükleyici salonunda Efes’i yeniden canlandırıyor. Bir zamanlar tüccarlar ve bilginlerle dolu olan şehrin görkemli sokaklarında yürüyebildiğiniz, efsanevi Artemis Tapınağı’na adım atabildiğiniz ve Androklos, Kleopatra ve Aziz Paul gibi figürlerle yüz yüze gelebildiğiniz eşsiz bir yolculuk sunuyor. Müzeye yapacağınız ziyaret, antik alanı görmeden önce yapılması gereken bir durak olarak karşımıza çıkıyor; çünkü bu sayede daha yeni deneyimlediğiniz dijital gösterimler, siz alana çıkıp yürümeye başladığınızda hafınızda taze kalacak, yürüdükçe kalıntıları yeniden canlandırarak kusursuz bir fijital deneyimin doğmasına imkân tanıyabilecek.
Bir diğer örnek olan dünyanın en ikonik abidevi yapılarından birinin, çağın en üstün teknolojileriyle yeniden hayal edildiği Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi’ne göz atalım. Son teknoloji projeksiyonlar, ayrıntılı animasyonlar ve geçmiş yüzyıllardan seslerle yankılanan bu görsel & işitsel deneyim sayesinde ziyaretçiler yalnızca Ayasofya’yı öğrenmekle kalmıyor, onun bütün anılarını sil baştan yaşıyor. Doğu Roma (Bizans) mozaiklerinin en çarpıcı parçalarını, geniş kubbesine dolan ve sonsuza kadar yankılanacak duaları, imparatorların ve sultanların konuşmaları— her şey burada bir arada ve hiçbir tarih kitabının anlatmayı başaramayacağı bir anlatımla keşfedilmeyi bekliyor.
Sultanahmet‘in tam merkezinde, tarihî Defter-i Hakani Nezareti binasının içinde yer alan Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi, sizi 1.700 yıllık bir yolculuğa çıkarıyor. 3.200 metrekarelik bir alana yayılmış 13 sürükleyici salona sahip bu müze, sadece Ayasofya’nın hikâyesini sunmakla kalmıyor, aynı zamanda hikâyede yer almanızı da sağlıyor. Doğu Roma kilisesi olduğu günlerden cami, müze ve sonra yeniden cami olduğu bugüne, her kat, Ayasofya’nın evriminin yeni bir bölümünü ortaya koyuyor. Çoğu ilk kez sergilenen 300’e yakın eser arasında gezen ziyaretçiler, imparatorluk mühürleriyle damgalanmış antik tuğlalardan göz alıcı mozaiklere, saltanat fermanlarına ve tarihî hat sanatına kadar birçok enfes parçayı inceleme imkânıyla tanışıyor. Deneyim, müzenin zemin katına gelindiğinde, camekândan göz gezdirilebilen nadir bir Doğu Roma sarnıcına bakışla sona eriyor. 23 dilde hikâye anlatımı sunan deneyim müzesinde, tarihin nabzının attığını söylesek yerinde olacaktır.
Ekranın Ötesi: Fijital Çağ’da Yaşıyoruz
Yakın dönemlerdeki gelişmeler ve yeniliklerden de anlaşılacağı üzere, fijital entegrasyon, gündelik dünyamızda bile aşırı hızlı bir evrim gösteriyor. Yapay zekânın sadece size özel bir perakende deneyimi sunması, gerçeklikle pürüzsüz bir şekilde kaynaşan oyun dünyalarında kendimizi bulmamız, ya da hislerimize, modumuza göre değişip uyum sağlayan dijital sanat eserlerinin üretilmesi, bunlar ve daha nicesi artık normalleştirdiğimiz birer gerçek olmuş durumda. Günlük hayatımızı kolaylaştıracak dijital giydirmeler derseniz? Onlar da zaten her yerdeler, fakat o kadar bilindikler ki, bunun fijital birer ayrıntı olduklarını unutmuş gibi davranıyoruz.
Fijital dediğimiz sahiden de derinlemesine bir değişime işaret ediyor; her anımızda bizimle ve Gerçeklik dediğimiz şeyi nasıl deneyimlediğimizi her dakika değiştirmeye devam ediyor.
Yeni blog yazımızda görüşmek üzere!